İSLÂM ÂLİMLERİ VE NASÎHATLERİ
Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselâmdan beri insanları ebedî saâdete kavuşturmak için peygamberler göndermiştir. Peygamberler, insanları kurtuluşa dâvet etmiş, doğru olan yolu bütün sıkıntı ve eziyetlere rağmen bıkmadan, yılmadan anlatmışlardır. Aynı zamanda peygamberlere tam tâbi olan, Allahü teâlânın sevgisi ile dolu, mânevî sırlar sâhibi velî zâtlar da her devirde bulunmuş ve insanların din ve dünyâ saâdetine ulaşmaları için çalışmışlardır. Sultanlar, pâdişâhlar doğruyu onlarla bulmaya çalışmışlar, mânevî sultanın onlar olduğunu görmüşler, onların nasîhatleri ile devlete, millete ve insanlığa faydalı olmaya çalışmışlardır. Târih boyunca insanlığa huzurlu devirler yaşatmış olan Emevîler, Abbâsîler, Selçuklular, Gazneliler, Bâbürlüler, Osmanlılar ve daha birçok İslâm devletlerinin sultanları hep bu büyüklerin rehberliğinde hizmete devâm etmişler, yeri gelince atlarının arkalarından gitmişler, bâzan onlarla berâber savaşlara katılmışlardır. Onlar, duâ ordularının kumandanları ve dertlerin mânevî tabibleridir..
Bu îtibârla İslâm dünyâsında eskiden beri başta sevgili Peygamberimiz ve Eshâbı olmak üzere bütün velîlerin kabirleri ziyâret edilmiş, rûhâniyetlerinden istifâde edilmiş, herkes onları vesîle ederek, Allahü teâlâya yalvarmış, duâlarının kabûlü için niyâzda bulunmuştur. Evliyâ-yı kirâm, Allahü teâlânın ve Peygamberinin (aleyhisselâm) emir ve yasaklarını öğreterek, insanların dünyâ ve âhiret saâdetine kavuşmaları için uğraşmışlardır.